Göçmen Faciası konusunda önemli bir tespit
İZMİR’de meşhurdur.
Halk arasındaki tabirle...
"Oteller Sokağı!"
Gir orda mimli bir kahveye...
Çaycıya yanaş, "Yunanistan’a geçmek istiyorum" de, "Paran var mı" diye sorar, "Var" dersen, seni ilgili "seyahat acentesi"nin "yetkilisi"ne götürür... Yetkili, genellikle, yumurta topuk, elde tespih, nargile fokurdatan bir arkadaştır... "Kaç paran var" der, söylersin, "Olur" der, gece yarısı gelir, seni öbür "turist"lerle birlikte "yükler" kamyonete, Seferihisar-Urla-Karaburun hattında sakin bir koya getirir, parayı tahsil eder, nakit, 10 ila 20 metre ebadında balıkçı teknesi görünümlü "kruvaziyer"e bindirir, "kaptan"a teslim eder.
Kaptanlar 3’e ayrılır...
Bir, Sisam’a götürür.
İki, pata pata pata, dolaştırıp dolaştırıp "İşte geldik" diye, Urla sahilinde bir kuytuya bırakır.
Üç, önceki gece yaşanan faciada olduğu gibi, biraz açılır, "Bu dümeni sıkı tut, 2 saat dosdoğru git, varırsın" deyip, denize atlar, kıyıya yüzer.
Sen o ana kadar bilmezsin ama, hangi tip kaptana denk geldiğin, ödediğin para ile alakalıdır aslında...
Çünkü hiç "Bu para yetmez" demezler. Pazarlık da etmezler.
Paran nereye kadar yetiyorsa, oraya kadar götürürler... "Yunan adası" ile "tahtalı köy" arasındaki fark, 750 dolar civarındadır.
2 binlikler varır.
1.250’likler ölür.
Hal böyleyken...
Hálá "Vah vah, gene mülteciler boğulmuş" diye gözyaşı dökmek, "ayıp"ın ötesinde "vebal"dir.
Peki, bilmiyor mu polis?
Biliyor.
Yapabileceği bir şey yok.
İstese, bir gecede toplar hepsini...
Toplarsa, başına bela almış olur!
Çünkü, Türkiye’de konsolosluğu yoksa, yakaladığın "kaçağı" geri gönderemiyorsun... Ne yapıyorsun? "Misafirhane"ye koyuyorsun. Ne bina yetiyor, ne yatak, ne yemek... Üstelik, misafirhane dediğin, cezaevi değil... Tıktığın adama "çıkman yasak" dersen, "faşist ülke" oluyorsun. Ne yapıyorsun? Koyveriyorsun işin ucunu... Mesela, geçenlerde öldürülen Nijeryalı Festus Okey’in normalde Mersin’deki misafirhanede olması gerekiyordu.
Nerede öldürüldü gariban?
İstanbul’da!
Eli cebinde geziyorlar çünkü.
Parasız, evsiz, pasaportsuz.
Bakın, sadece son 10 günde...
53 Somalili, 211 Burmalı, 5 Bangladeşli, 104 Afgan, 7 Ekvadorlu, 107 Filistinli, 293 Iraklı, 22 Çinli, 66 Pakistanlı, 79 Moritanyalı, 28 Eritreli, 4 Sri Lankalı, 1 Perulu, 1 Ruandalı, 1 Ugandalı "şehir"de yakalandı.
Girip, yakalanmayanlar?
Allah bilir.
E bu şartlarda, ne kadar altın-pırlanta girdiğini, ne kadar bavul dolar girdiğini, ne kadar silah, bomba, uyuşturucu girdiğini tespit etmek mümkün mü? Ya terörist?
Türkiye’nin boğulan mültecilere üzülüyormuş gibi yapmayı bırakıp, "kevgire" dönen sınırlarını kontrol etmesi gerekiyor artık... Vebaldir bu.
Kaynak: HÜRRİYET (Yılmaz ÖZDİL)
Eklenme tarihi: 13.12.2007
YORUMLARINIZ
Aşağıdaki bölüme haber ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
|
|
Kurumsal Üyelerimiz
|
|
TEAM SHIP Crew
AR Shipping
KANLAR Denizcilik
EVMAR Denizcilik
CAPT.ELSEK Intern..
SERPEN Shipping
ÖZEL PENDİK YAŞAM..
AK Denizcilik
ORSA Tanker İşlet..
DENLİ Denizcilik
...
|
|
|