Türkiye, denizcilikte Dünyanın en büyük 10. filosuna sahip oldu
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, dünyanın en büyük 10. filosuna sahip olan Türkiye'nin 61 yeni gemi siparişi ile dünya 9'uncusu, mega yat inşasında ise 2'ncisi olduğunu belirtti.
Ünüvar ayrıca, boğazlardan yılda 40 binden fazla geminin geçtiğini söyledi.
Düzce Üniversitesi, denizlerin ve okyanusların sürdürülebilir yönetimine yönelik düzenlenen 1. Uluslararası Deniz Hukuku ve Teknolojileri Sempozyumu'na (IMLTech 2025) ev sahipliği yapıyor. Bugün başlayan ve 22 Kasım'a kadar sürecek olan sempozyuma Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Düzce Valiliği, TÜBİTAK MAM, HAVELSAN, TÜRKSAT ve Düzce Belediyesi başta olmak üzere birçok kamu ve özel sektör kuruluşları destek veriyor. Alanında uzman akademisyen, araştırmacı ve uygulayıcıları bir araya getiren sempozyumda "Mavi Ekonomi", "Limancılık Stratejisi" ve "Türk Denizciliğinin Pusulası: Tehditler, Teknolojiler ve Yeni Ufuklar" konuları ele alınacak.
Prof. Dr. Sözbir: "Yapay zeka odaklı çalışmaları çok yönlü ele alacağız"
Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, deniz hukuku ve teknoloji alanlarının akademik ve stratejik yönlerini bir araya getireceklerini ifade ederek, "Denizcilik ulusal güvenliğin en kritik noktalarından birisidir. Deniz hukuku üzerine yürütülen çalışmalar sadece akademik değil, ülkemizin stratejik geleceğine dair önemli bir yol kat etmiştir. Mavi vatan vizyonunu, insansız sistemler, yapay zeka odaklı çalışmaları çok yönlü ele alacağız. Sektörün önde gelen kurumlar, akademisyenler çeşitli konuları ele alacaklar. Üniversite olarak amacımız bilimsel birikimin sahadaki imkanlarla buluştuğu akademik zemin hazırlamaktır. Ülkemizin denizcilik politikalarına anlamlı katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi.
Başkan Özlü: "Sanayi, teknoloji ve üretimle ilgili çok sayıda projeye imza atıldı"
Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, Türkiye'nin denizcilik potansiyelini ve sanayi atılımlarını değerlendirdi. Özlü, "Sanayi, teknoloji ve üretimle ilgili çok sayıda projeye imza atıldı. Togg'dan Antartika Bilim Üssü'ne, KOSGEB desteklerinden mega endüstri bölgelerine kadar büyük atılımlar başlatıldı. Bilim merkezi, teknoloji üstü, ileri sanayiye sahip olan Türkiye hedeflendi. Bilim ve teknoloji ile büyüyen Türkiye hedeflendi" diye konuştu.
Türkiye'nin denizcilik potansiyelinden yeterince pay alamadığı görüşünde olduğunu aktaran Özlü, şunları kaydetti:
"Ülkemiz kara taşımacılığında bir köprü olduğu kadar, deniz taşımacılığında da önemli bir rotada yer almaktadır. Bizim bütün çabamız bu coğrafi avantajı stratejik bir bakış açısı ile pekiştirmek olmalıdır. Deniz taşımacılığı daha ucuzdur. Denizcilik yük ve yolsa taşımanın ötesine gemi sanayi gibi önemli katkılar sunar. Dış ticaretimizin büyük bölümü deniz yolu ile gerçekleştirilmektedir. Deniz ticaretimizin büyümesi için atılacak her adım, ihracata ve üretime katkı sunacaktır."
"İki önemli projeyi hayata geçirdik"
Özlü, bu doğrultuda başlatılan iki önemli projeyi hatırlattı. Bunların Türk Koster Filosu'nun yenilenmesi projesi ve mega endüstri bölgeleri projesi olduğunu belirten Özlü, "Türkiye'de o tarihte 790 Türk sahipli koster vardı. Bunların ortalama yaşı 26'ydı. Biz bunları modernize etmeyi düşündük. Sayın başbakanımızın da imzasının olduğu protokol imzaladık. Yüzde 49'u Sanayi ve Teknoloji Bakalığından verilecek bir pay vardı. Yüzde 51'i ise özel sektör katılımı olacaktı. Bu projedeki amacımız bu envanterde bulunan ortalama yapı 26 olan kosterleri yenilemekti. Yaklaşık 10 yıl süreyle Türk tersanelerine iş olacaktı. Gemi inşası yan sanayisine iş çıkacaktı. Akdeniz ve Karadeniz Türk gölü haline gelecekti. Etrafımızdaki ülkelerde yaklaşık 2 bin adet koster vardı. Bu kosterleri de Türkiye modernize edecekti. Bu son derece önemli bir projeydi. Bu projeyi sayın başbakanımızın liderliğinde başlattık. Mega endüstri bölgeleri. Bugün OSB'ler var. Sayıları 370'i buldu. Türkiye'nin sıçrama yapması için OSB ölceğinden büyük mega endüstri bölgelerine ihtiyacımız var" dedi.
Vali Aslan: "Denizler önemli"
Düzce Valisi Selçuk Aslan, küresel ticarette denizlerin taşıdığı kritik role dikkat çekti. Aslan, Türk milletinin denizcilik tarihindeki yerine atıfta bulunarak, "Türk milleti olarak her ne kadar karaların sultanı olmuş olsak da, tarihi bin yıl geriye gidecek şekilde dünyanın üç denizine hükmetmiş ataların evladı olarak, ticaretin 4'te 3'ünün denizlerde döndüğünü düşünürsek denizler önemlidir" diye konuştu.
Bakan Yardımcısı Ünüvar: "Anlaşmanın hükümlerini eksiksiz yerine getiriyoruz"
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, küresel deniz yolunun canlı bir organizma olduğunu belirterek, Türkiye'nin denizcilik alanındaki stratejik konumuna ve başarılarına değindi. Ünüvar, 2024 yılında 12,6 milyar ton yükün deniz yolu ile taşındığını kaydetti. Türkiye'nin 10 bin 940 kilometre kıyı uzunluğunun bulunduğunu ve boğazlardan yılda 40 binden fazla geminin geçtiği kritik noktalardan biri olduğunu vurgulayan Ünüvar, şöyle konuştu:
"Boğazlarımızdan 1 milyar tonun üzerinde yük geçti. Türk boğazları deyince, Montrö'de imzalanan Türk boğazları anlaşması var. Anlaşmanın hükümlerini eksiksiz yerine getiriyoruz. Filomuzu güçlendirmek, Türk gemi insanının uluslarası tercih edinirliliğini artırmak istiyoruz."
"Türkiye, dünyanın en büyük 10'uncu filosuna sahip oldu"
Türkiye'nin 1999 yılından bu yana Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Konsey üyesi olduğunu hatırlatan Bakan Yardımcısı Ünüvar, 50 ülke ile 64 denizcilik anlaşması bulunduğunu belirtti. Ünüvar, "Üç deniz girişimine stratejik ortaklığımız gerçekleşti. Konumumuzu daha da güçlendirdi. Bugün 50 ülke ile 64 denizcilik anlaşmamız var. Bu alan daha da genişliyor. Türkiye Doğu Akdeniz'de, Hin Okyanusu'nda ortaklıklarını güçlendiriyor. Türkiye, dünyanın en büyük 10'uncu filosuna sahip oldu. Çok daha fazlasını yapacak insan gücümüz ve altyapımız var" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin 61 yeni gemi siparişi ile dünya 9'uncusu olduğunu aktaran Ünüvar, tonajda 0,6 milyon CGT ile 11'inci, mega yat inşasında ise 2'nciliği elde ettiğini belirtti.
Binali Yıldırım: "Denizlere hakim olan cihana hakim olur"
27. Başbakan ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım ise, konuşmasının başında etkinliğin Düzce'de yapılmasının iki nedeninin Akçakoca açıklarındaki Sakarya/Akçakoca doğalgaz sahaları ve Rektör Nedim Sözbir'in denizcilik geçmişi olduğunu belirtti. Barbaros Hayrettin Paşa'nın "Denizlere hakim olan cihana hakim olur" sözünü hatırlatan Yıldırım, dünya taşımacılığının yüzde 90'ının denizler üzerinden yapıldığını vurguladı.
"Taraf değiliz ama sözleşmenin birçok hükmünü uyguluyoruz"
Sempozyumun ana başlıklarından uluslararası deniz hukukuna değinen Yıldırım, 1982 tarihli sözleşmeye Türkiye'nin taraf olmama nedenini ise şöyle açıkladı:
"Bu sözleşmeye ABD de taraf değil, Türk devleti de taraf değil. ABD imzalamış ama taraf olmamış. Denizin dibinde çok büyük kaynaklar var, nadir elementler var. ABD bunları kendi mülkü gördüğü için, paylaşmak istemediği için taraf olmamış. Biz de taraf değiliz. Bizim hassasiyetimiz nedir? Bizim hassasiyetimiz adalar denizidir. Adalar denizi, öyle bir yapıya sahipki deniz hukuku sistemine göre bu anlaşmaya taraf olsak, İstanbul'dan Çanakkale'den çıkıp, Fethiye'ye giderken hep uluslarası sulardan geçmemiz lazım. Kendi deniz sahamız kalmıyor. Adaların denizle iç içe bulunduğu bir coğrafyadayız. Bu coğrafyaya sahip başka ülkeler de var. Başka yerlerde de yaklaşık 15 ülke bu hukuka taraf değil. Sözleşme yürürlükte. Bu sözleşme olmasa, uluslararası deniz düzeni, denizcilik faaliyetlerinde sıkıntı yaşanırdı. Biz taraf olmamamıza rağmen teamüller açısından sözleşmenin birçok hükmünü uyguluyoruz."
"Bizim için en büyük sorun adalar denizi ve Kıbrıs meselesidir"
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Açık deniz serbestliğini sahipleniyoruz. Açık denizler aslında herkesin malıdır. Herhangi bir ülke tek başına hak iddia edemiyor. Transit geçişler, masum geçişler. Bununla ilgili deniz hukuku sözleşmesine tabiyiz. Boğazlar, Montrö Sözleşmesi'ne göre ve oradaki maddeler çok farklı. Deniz hukuku yokken bizim boğazların kullanılmasının rejimi farklı. En son Ukrayna-Rusya savaşı yaşanırken uyguladık. Boğazların özel geçiş şartları var. Bunu tüm dünya kabulleniş durumda. Deniz hukuku sözleşmesinin uygulanmasında bizim için en büyük sorun adalar denizi ve Kıbrıs meselesidir. Yunanistan ile bizim tezimiz farklı. Biz sözleşmeye taraf değiliz, burada yapılacak dayatmalar bizi bağlamaz diyoruz. Sözleşme hükümleri denizcilik teamülüdür. 'Taraf olsa da olmasa herkes uymak zorundadır' diyor. Adalar bize birkaç mil, Yunanistan'a 300-500 mil mesafede. Nizam var, ölçü var. Deniz hukukunda çok su götürecek mevzular var. Denizlerdeki kaynakların kullanılması, su yüzüne çıkarılması gibi konularda kısa vadede uzlaşma olacağı kanaatinde değilim."
"Aliağa'da dünyanın en büyük gemi söküm tesisine sahibiz"
Türkiye'nin denizicilik alanında kat ettiği başarıları anlatan Binali Yıldırım, "Yat üretiminde dünya 2'ncisiyiz. Her türlü gemiyi özellikle özel maksatlı gemileri yapmakta 1 numarayız. Gemi bozma veya dönüşüm denildi. Biz ona 'gemi sökümü' diyoruz. Aliağa'da dünyanın en büyük gemi söküm tesisine sahibiz. İmal ediyoruz, çalıştırıyoruz ve söküyoruz. İşi bilen denizcileri göreve getirdik. Biz 2002 yılında iktidar olduğumuzda denizcilik müsteşarlığı vardı ama denizci yoktu. Vahim durumdaydı. Önceliğimiz, denizcilik müsteşarlığını denizcilerle tanıştırmak oldu" dedi.
Deniz madenciliği ve nadir elementlere dikkat çeken Yıldırım, bu elementlerin elektrik motorları, mıknatıslar, dronlar, güdüm sistemleri, termal kameralar, elektrikli araç bataryaları ve enerji depolama sistemleri dahil olmak üzere savunma sanayii, tıp ve ileri teknolojide kullanıldığını ifade etti.